Bölüm 1 – Başlamak
-Bu yazı spoiler içermez-
Giriş
Her şey 2 ay kadar önce, yazılmış en iyi rpg macerasının ne olduğunu merak etmemle başladı. Tek bir cevaptan ziyade bir liste çıkartmakla ilgileniyordum. Reddit ve forumlardaki sayısız postu okudum ve tecrübeli oyuncularla konuştum. Bütün bu süreç boyunca, bir oyun tekrar ve tekrar, yazılmış en iyi oyun olduğu iddialarıyla karşıma çıkmaya devam etti. Call of Cthulhu dünyasında geçen, “Masks of Nyarlathotep”.
Tereddüt etmeden Masks of Nyarlathotep’i oynatmaya karar verdim. Fakat ortada çok büyük bir problem vardı, tek bir Call of Cthulhu oyununu görmüş dahi değildim. İnternet ise tecrübesiz Keeperlara bu oyunu oynatmamalarını öneren ve oyunun zorlayıcı doğasını açıklayan yorumlarla doluydu. Bu yorumlar beni caydırmaktan ziyade, motive ettiler.
Bu yazıya başladığım sırada Masks’i oynatmaya karar vermemin üzerinden 2 ay kadar geçti ve yarın 3. sessionımızı (hazırlık bir ay kadar sürdü) oynayacağız. Başarılı ya da başarısız olsun, bu sürecin benim ve grubum için nasıl geçtiğini anlatmaya zaman zaman devam ediyor olacağım. Umuyorum ki bu tecrübelerim Masks oynatmak isteyip araştırma yapmak için internetin ücra köşelerinde dolaşan diğer insanların da -sana sesleniyorum evet- işine yarar.
Ben Kimim
Herkesin ttrpgler ile tecrübesi farklı olduğundan, mukayese edebilmeniz adına benim ttrpgler ile ilişkimi bilmenizin faydalı olacağını düşünüyorum. Hiç Call of Cthulhu oyunu oynamamış olsam da, tecrübesiz sayılmam. 15 senedir forever gm pozisyonunda DnD, Pathfinder, World of Darkness, Fate gibi çeşitli sistemlerle haşır neşirim. Haliyle geleneksel anlamda, bir GM’den beklenen yeteneklere sahip olduğumu söyleyebilirim. Fakat bir hafta öncesine kadar -yazının devamında bahsedeceğim yeni oynattığım 2 one shot ve Masks’in ilk üç sessionı hariç- korku temalı hiçbir rpg -geçen hafta Alien oynadım– oynamamış ya da oynatmamıştım, dolayısıyla bu türün kendine has ihtiyaçlarını anladığımı ve tatmin edebileceğimi iddia edebilmem için bu maceraya çıkarken elimde hiçbir veri yoktu.
Call of Cthulhu’nun dünyasına da tamamen yabancı sayılmam. 5 sene kadar önce Lovecraft’ın hikayelerinin çoğunluğunu okumuştum. Korku-gerilim filmlerini sevdiğimden de Lovecraftian sayılabilecek pek çok filmi de halihazırda tüketmiştim. Korku edebiyatı ve sinemasına bunlar dışında da temel seviyede bir aşinalığım olduğunu söyleyebilirim, ve bu aşinalık bu yolculukta oldukça işime de yaradı.
Masks of Nyarlathotep
Peki açıkça yeteneklerimin ve tecrübemin ötesinde gözüken bu oyunu oynatmak için neden bu kadar inat ettim ve bu kadar istedim? Önce Call of Cthulhu sisteminde tecrübe kazanabilir, daha kısa campaignler oynatabilirdim, doğru. Bunun temelde iki sebebi olsa gerek. Birincisi, hiç bilmediğim bir sistemde ve hiç alışık olmadığım bir türde böylesine devasa ve kompleks bir oyunu oynatma fikrini kendine güvenen ve aynı şeyleri oynatmaktan sıkılmış bir GM olarak “challenging” buldum. Bir süredir bir GM olarak yerimde saydığımı düşünüyordum ve bu oyunun benim aradığım fırsat olabileceğine karar verdim. İkincisiyse, oyun gerçekten ilgimi çekti!
“Masks of Nyarlathotep” 1920lerde, dünyanın dört bir köşesinde geçen bir hikaye. Bilgisayarların ve telefonların olmadığı, kıtalar arası uçuşların bile gerçekleştirilemediği o yıllarda, farklı kültürlere ait şehirlerde dolaşmak ve girift bir ağ gibi tüm dünyanın çevresine örülmüş bir komplo hikayesini tecrübe etmenin düşüncesi bile benim için oldukça tatmin ediciydi.
Merak edenler için oyunun geçtiği ülkeler: *spoiler* Peru, Amerika, İngiltere, Mısır, Kenya, Çin, Avustralya *spoiler*
İyi de Nasıl? Planlama
Masks of Nyarlathotep’i oynatmaya karar verdiğim gibi internette üzerine araştırma yapmaya başladım. Masks oldukça bilinen bir oyun olduğundan, hakkında pek çok kaynağa erişebildim. Benim gibi bu işe yeni kalkışanların postlarına gelen cevapları, oyunu bir ya da daha fazla kez oynatmış olan tecrübeli Keeperların yazılarını okudum. Okuduklarım benim gibi tecrübesiz Keeperları daha kısa ve kolay oyunlara yönlendirmek üzerine olsa da gözümü korkutmalarına izin vermedim, yine de bu uyarılar bu işi etraflıca düşünmem ve üzerine iyi çalışmam gerektiğini daha iyi anlamamı sağladılar.
Redditteki r/cthulhu ve subredditi bu aşamada en büyük kaynağım ve yardımcım oldu. Bunun yanısıra sayısız forum ve blog postu arasında da gezinip durdum ve basit bir planlama yaptım.
1- Call of Cthulhu sistemini öğrenmeliydim.
2- Benimle birlikte bu yolculuğa çıkacak bir partiye ihtiyacım vardı.
3- Call of Cthulhu sisteminde az da olsa tecrübe kazanmalıydım.
4- Fikirler üretebilmek ve daha iyi bir oyun hazırlayabilmek için Lovecraftian korku türünde ilhama ihtiyacım vardı.
5- Hikayeyi anlayıp kafamda oturtabilmek için Masks of Nyarlathotep’i bir kez baştan sona okumalıydım.
6- Oyunu hazırlamalıydım.
Call of Cthulhu Sistemi
Bu bir sistem inceleme yazısı değil, beklentinizi buna göre ayarlamanızı öneririm. Yine de kısa olması için bir çaba harcamayacağım ve sistemle olan tecrübemi, önemli olduğunu düşündüğüm bütün detaylarıyla anlatacağım. İlginizi çekmiyorsa sıradaki bölüme ilerleyebilirsiniz.
Call of Cthulhu d100 kullanan bir sistem. En temel haliyle abilityleriniz ile skilleriniz var ve bunlar 100 üzerinden bir puana sahipler. 100lük zarı attığınızda bu puandan daha düşük bir zar atabilirseniz, başarılı sayılıyorsunuz. Tırmanma puanınızın 60 olduğunu varsayalım, 100lük zar attığınızda 60 ya da altında geldiği durumlarda oraya tırmanmayı başarıyor, 61 veya üstü gelen durumlardaysa başarısız sayılıyorsunuz. Sistemin kalanı bu temel üzerine kurulu.
Call of Cthulhu, Pathfinder gibi bol kurala sahip oyunlara kıyasla oldukça sade, DnD bilen herhangi birisinin Call of Cthulhu’yu özellikle karmaşık bulacağını zannetmiyorum. Sistemi öğrenirken özellikle zorlandığım bir kısım olmadı, 100lük sistemleri halihazırda sevdiğimden Call of Cthulhu’ya da otomatik bir pozitif önyargıyla başlamıştım zaten ve okumaya devam ettikçe sistem hakkındaki pozitif görüşlerim daha da arttı.
Elbette ki hoşuma gitmeyen ya da kafamda oturmayan bazı kısımlar da oldu ve bunlara kendimce çözümler de aradım. Detaylara tek tek değinmeden önce belirtmek istiyorum ki bu sistemde oldukça yeniyim, hala öğrenme aşamasındayım ve fikirlerim zamanla tamamen değişebilir. Dolayısıyla kimseden benim düşüncelerimi paylaşmasını beklemiyorum, sistemi öğrenmek için bu sistemde tecrübeli olan kişilerin fikirlerini dikkate almalısınız. Eğer söyleyeceklerim üzerine önerileriniz ya da yorumlarınız varsa bana çok yardımcı olmuş olursunuz!
Sanity
Sanity bu sistemin çekirdeğindeki mekaniklerden birisi. Bütün oyunun üzerine kurulu olduğu korkunun ve kendinden böylesine büyük şeyler karşısındaki insan psikolojisinin oyuna bir mekanik olarak yansıtılması. Haliyle oldukça önemli ve iyi kullanılması gerekiyor.
Sanity ile yaşadığım temel problem, Bouts of Madness tablosunun yetersiz hissettirmesi. İlk gördüğüm anda bu tablonun yetersiz geleceğini varsaydım ve oynattığım 2 one shot oyununda da bu tabloyu kullanmadım. Onun yerine yaşayacakları efekti oyuncularımın kendilerinin belirlemelerini istedim. Fakat çözümüm başarısız oldu, oyuncularım bir şeyler üretmekte istediğim şekilde yaratıcı olamadılar bu one shotlar sırasında. Bu sebeple Masks’e başlarken bu tabloyu kullanmaya karar verdim. Fakat bu da en başta aklıma gelen problemi ortaya çıkardı. Bu sefer de bu etkiler her seferinde birbirlerine benziyordu.
Sadece bu da değil, önce sanity için, sonra sanity hasarı için, sonra da bouts of madness için zar atılıyor olması oyunu haddinden fazla bölüyor gibiydi ve bütün bunların ardından hikayeye geri dönmek zaten zor oluyordu. Bir de üstüne hikayeye geri dönerken bu sanitynin etkisinin rolünü yapmak herkes için zorlayıcı oluyordu ve bu anlar oyunun tatsız anlarını oluşturuyorlardı. Birkaç güzel rol yaşansa da genel olarak tecrübenin bu kısmı hayal kırıklığıydı. Oyuncularımın da bu konuyu benimle konuşması, bu problemi benim uydurmuyor olduğumu tescilledi.
Henüz problemimi çözebilmiş değilim ve bu konuda önerileriniz varsa duymayı çok isterim. Sıradaki sessionda denemek için şöyle bir yol geliştirdim. Sanity atılacağı durumlarda oyunculara sanitynin hasarını da belirtip sonra kısa bir süre vereceğim. Sanity hasarı alıp almadıklarını, kaç puan hasar aldıklarını ve gerektiğinde bout of madnessları için zarları bu sürede oyuncular konuşmaksızın ve mümkün olduğunca hızlı bir şekilde halledecekler. Sonrasında son kaldığımız andan küçük bir özet verip oyuncularımı roleplay yapabilmeleri için serbest bırakacağım ve bir de bu şekilde denemiş olacağız. Ayrıca Bout of Madness için bu reddit postundan genişletilmiş tablolar buldum. Sıradaki yazımda bu değişimlerden nasıl bir sonuç aldığımı da eklerim.
Initiative
Initiative olayından hiçbir zaman haz etmemişimdir, her combatın başında ekstra bir zar olması hep canımı sıkmıştı. Call of Cthulhu bu problemi güzel çözmüş. Initiative atılmıyor! Onun yerine herkes Dex sırasına göre sıraya diziliyor ve bazı durumlarda bu Dex puanınıza çeşitli eklemeler alabiliyorsunuz. Bunun görünen tek problemi bir süre sonra sıranın hep benzer şekilde dönecek olması. Bu problemi de oyuncularıma bazen sırada kendi insiyatifimle bir takım değişiklikler yapabileceğimi belirtip onaylarını alarak çözdüm.
Chasing
Hayatımda hiçbir sistemin chasing kurallarını sevdiğimi hatırlamıyorum. Call of Cthulhu’dakini de okuduğumda sevmemek beni şaşırtmadı dolayısıyla. Birkaç ufak not alıp bu kovalamaca kısımlarını her zaman oynattığım gibi, roleplay ve con gibi bazı zarların birleşimiyle oynatmaya karar verdim.
Opsiyonel Kurallar
Spending Luck, Recovering Luck points ve Mythos Hardened opsiyonel kurallarını oyunuma dahil ettim. Bunların üçü de oyunu kolaylaştıran kurallar gibi duruyorlar. Spending ve Recovering kurallarını oyunculara oyun içerisinde yapabilecekleri fazladan bir opsiyon sunmak adına ekledim, Mythos Hardened kuralını da Sanity ile başa çıkmakta kolaylık sağlamak istediğimden.
Zorluk/Ölüm
Call of Cthulhu özellikle acımasız bir oyun olarak tasarlanmış. Adımınızı yanlış attığınızda hızlıca ölebiliyor olmanız oyunun temelini oluşturan noktalardan birisi. Gerilimi verebilmek adına da muhtemelen gerekli bir element. Hem bu tarz olmayan oyunlardan gelen, hem de oyuncularının karakteriyle bağ kurmasını destekleyen ve kolay kolay oyuncularını öldürmeyen bir GM olarak mental olarak buna hala tam anlamıyla uyum sağlayabildiğimi düşünmüyorum. Hem eklediğim opsiyonel kurallarla hem de her oyuncuya skilleri için ekstra 50 puan vererek -Masks kitabında bunu sadece pregenler için öneriyorlardı- kendi anlayışımı oyuna yansıtmış oldum. Fakat biliyorum ki oyuncularımı bunlar da kurtarmaya yetmeyecek. Beklentim bu da değil zaten. Oyuncularıma muhtemelen her birinin birden çok kez öleceğini, ölmenin normal olduğunu ve yedekte karakter tutmaları gerektiğini açıkladım. Oynattığım one shotlardan birinde de bütün oyuncular öldüler. Sistemin ne kadar hızlı bir şekilde birilerini öldürebileceğinin farkındayım, yine de bu gibi durumları ne kadar iyi çözebileceğimi campaign sırasında görmek gerekiyor. Bir denge bulmaya çalışacağım. Ama kendi dengemi ararken halihazırda sistemin kurmuş olduğu dengeyi de biraz bozduğumun farkındayım ve bunun sonuçlarını zamanla göreceğim.
Combat
Uzun combatları, bol bol zar atmayı seven bir GM değilim, oyuncularım da bu konuda benimle benzer düşünüyorlar. Call of Cthulhu da bunlara özel olarak eğilen bir sistem değil, yine de özellikle işin içine silah girdiğinde combatı sistemdeki haliyle oynatmanın yavaş ve eğlenmeyeceğimiz bir oyun yaratacağını düşündüm. Bu sebeple sistemdeki bazı kuralları bize daha uygun hale getirdim. Aiming and Target Size modifierlarıyla The Automatic Fire kurallarını neredeyse tamamen kaldırdım.
Standart ve Pulp Ayrımı
Açıkçası bu ayrıma dair çok az biliyorum. Anladığım kadarıyla Pulp oyunun macera ve combat kısmına daha çok odaklanıyor ve oyuncuları daha güçlü hale getiriyor. Hem ben hem de grubumun bu oyuna dair beklentileri bu şekilde değildi. Oyunu ilk yazıldığı, standart haliyle oynamaya karar verdik.
Investigation
Call of Cthulhu oyuncularımın ve benim alışkın olduğumuz sistemlere kıyasla çok fazla oyuncu inisiyatifi istiyor ve oyuncuların kendi araştırmalarını yapmaları için alan tanıyor. Standart bir DnD partisi bir problemle karşılaştıklarında bu problemi çözmek için genelde problemi dövmek ya da social skillerle problem olmaktan çıkartmak yollarına giderler. Call of Cthulhuysa bu gibi durumları çok hızlı cezalandırabiliyor. Oyunculardan beklediği bu problem hakkında önce araştırma yapmaları, sonra üstüne düşünmeleri, belki gizlice takip etmeleri, komşularıyla konuşarak hakkında bilgi toplamaları, gizlice odasına girip eşyalarını karıştırmaları vesaire. Keeper olarak partiniz D&D loopuna benzer bir oyun düzenine alışıksa onları bu konuda bilgilendirmek isteyebilirsiniz. Ben oyuncularımın biraz ellerinden tutarak başladım bu konuda, onlara alışmaları için zaman vermeye çalışıyorum. Umuyorum ki zamanla kendileri de inisiyatiflerini arttıracaklardır.
Parti
Masks için nasıl bir parti istediğimi zaten biliyordum. Beraber oyun oynamakta olduğum ya da oyun oynamayı planladığım bazı insanlarla görüştüm. Herkes başlangıçta biraz şüpheciydi, zira hiçbirimiz daha önce Call of Cthulhu oyunu oynamamıştık. Bu şüpheleri aşabilmek için oyunumda isteyebileceğim herkesi iki farklı one shota davet ettim. Böylece hem onlar hem de ben bir Call of Cthulhu oyununun nasıl geçeceğini görmüş olacaktık. Sonuç olarak şu an masamdaki herkes bu oyunlardan en az birisine katıldı ve katılan herkes ilk aldıkları sonuçlardan memnun kalıp, böyle bir maceraya çıkmaya onay verdiler.
Grubum 6 kişiden oluşuyor. Genellikle daha az oyuncuya oynatmaya alışık olsam da özellikle zorlayıcı değil. Onlardan oldukça memnunum. Bunun iyi bir oyun olması için çaba sarf etmeye hazırlar ve oyun gerçekten ilgilerini çekiyor gibi duruyor. Çoğunluğu D&D benzeri oyunlara aşina olsalar da üçüyle zaten halihazırda bir Vampire oyunumuz vardı ve diğerleri de roleplay odaklı oyunlar oynamaya isteklilerdi. İkisi tiyatro öğrencileri, bu da oldukça büyük bir avantaj.
One Shotlar
Hiç Call of Cthulhu oyunu oynamadan direkt olarak Masks of Nyarlathotep’e giriş yapmak bana yakışıksız gibi gözüktü. Oyunun hakkını vererek oynamak istiyordum. Bu sebeple alternatif olarak birkaç one shot oynatıp, kendimi hazır hissettikten sonra Masks’e başlamaya karar verdim.
Call of Cthulhu sistemi one shot oynamak için oldukça iyi bir sistem, yazılmış çok fazla güzel one shot hikayesi var. Ben bunlar arasından Gateways to Terror’ın ilk hikayesi olan The Necropolis’i ve bir Cthulhu klasiği olan The Haunting’i seçtim.
The Necropolis
2 saat kadar sürmesi planlanmış, kısa bir oyun. Hem kalabalık bir grupla oynadım hem de bazı kısımları biraz değiştirdim, bu sebeple oyun süremiz 4 saate yaklaştı. Kısa olması planlandığından bir Call of Cthulhu oyunundan beklenen bazı şeyler doğal olarak geçiştirilmiş. Fakat yine de, benim için oldukça etkileyici bir oyun oldu. Oyunda oyuncularımı nasıl gerebileceğim, ışık kaynaklarını, karanlığı ve sesleri nasıl kullanmam gerektiği üzerine deneysel bir çalışmaydı benim adıma. Bundan sonrasında oynattığım bütün oyunları da bu ilk oyunda hoşuma gidenler ve aldığım ilhamla hazırladım.
The Haunting
Belki de Call of Cthulhu’nun en çok oynanmış One Shot’ı. Gerçek bir klasik. İnternette hakkında sayısız içerik zaten var. The Haunting bir Call of Cthulhu oyununda aradığınız her şeye sahip. İçi dolu, oyunculara pek çok seçenek tanıyan, pek çok farklı şekilde bitebilen bir hikaye. The Necropolis benim için Keeperlık adına nasıl ilham vericiyse, The Haunting oyununun da oyuncular için ilham verici olduğunu düşünüyorum. Bu oyunu oynarken Call of Cthulhu’nun nasıl bir oyun olduğunu ve bundan sonra oynayabilecekleri oyunlardaki sonsuz potansiyeli görmüş oldular.
Bu iki one shot bana Lovecraftian bir korku/gerilim oyunu oynatma işinde temel sağlamış oldular. Masks’i oynatmaya ne zaman başlayacağıma The Haunting oyunundan sonra karar verecektim. The Haunting’de eksiklerimi görüp, buna göre bir yol çizmeyi planlıyordum. Fakat The Haunting o kadar iyi geçti ki oyuncularımla da durumu konuştuktan sonra Masks’e hemen başlamaya karar verdik.
İlham
Masks’i oynatmaya karar verdiğim gibi Lovecraft’ın bütün hikayelerini içeren bir kitap edindim ve izleyebileceğim filmleri sıraladım. Bu türde oyunlar oynatmaya alışık değildim, o yüzden bu türle beslenmeye ihtiyacım vardı. Lovecraft’ın tüm hikayelerini içeren üç ciltlik kitabın ilk cildini Masks’i hazırlamadan önce okudum. Kalanınıysa ilhama ihtiyacım olduğunda okumak üzere başucumda bekletiyorum.
Three Clue Rule adlı makale de investigation temalı bir oyunda ipuçlarıyla nasıl baş edeceğimi düşünmemde oldukça faydalı oldu.
Lovecraftian tarzda sayılabilecek filmler zaten normalde de benim izleme listelerime girdiğinden bu tarzda bir listede yer alması gereken pek çok film aşağıdaki listede yok. Belki bir gün bunları da listelerim, fakat şimdilik listemi sadece Masks’i oynatmaya karar vermemle oynatmaya başlamam arasındaki 1 ay kadar sürede ilk kez ya da yeniden izlediklerimle sınırlandırdım.
Bunların direkt film incelemesi olmadığını ve asıl olarak Masks tecrübem bağlamında yorumlar yaptığımı hatırlatırım.
Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull: Direkt olarak Masks’in önerdiği filmlerden biri olduğu için yeniden izledim. Açıkçası bu listede beni en az tatmin eden film oldu. Elbette ki klasik bir film ve patlamış mısır yiyip izlerken eğlendim. Fakat fazla aksiyon odaklıydı ve kesinlikle Cthulhu dünyası için iyi bir örnek değildi. Kitap bu filmi o yılların Perusunu görmemiz gibi bir sebeple öneriyor olsa da film bu işi oldukça üstünkörü yapıyor.
Color out of Space (2019): Sanity üzerine en azından görsel olarak düşünebileceğim bazı şeyler verdi. Benden çok oyuncularımın izlemesi faydalı olabilirmiş hissi verdi.
The Lighthouse: Ne kadar Lovecraftian bir film olduğu tartışılabilir olsa da delilik ve insan psikolojisi üzerine beni düşünmeye iterek oldukça faydalı oldu.
Dagon: Klasik bir lovecraftian anlatı. Lovecraftla yeni tanışan kişiler için faydalı olabilir.
The Resurrected (1991): Hikayesini çok sevdiğim için izledim, aynı sebepten objektif bir yorum yapmam da mümkün değil.
Fitzcarraldo: Masks’in kitabında önerilen bir diğer film.Lovecraftian bir film olmasa da saydığım filmler arasında belki de en etkileyicisi buydu. O yıllarda Peru’nun nasıl bir yer olduğunu kafamda canlandırmamda çok büyük emeği oldu.
Şu ana kadar saydıklarımın tamamını yaptığımda dahi, bir Masks oyununun gerçekte nasıl gözükeceğine dair hiçbir fikrim olmayacaktı. Zira kendi oynattığım iki oyun dışında hiçbir Call of Cthulhu oyunu hala görmemiştim. Buna çözüm olarak internetten bir Masks oyunu bulup izlemeye karar verdim. The Glass Cannon kanalındaki Masks serisine başlayıp 3 bölüm izleyerek her şeyin kafamda biraz daha oturmasını sağladım.
Masks of Nyarlathotep’i Okumak
İnternetteki bütün yorumlar oynatmaya başlamadan önce Masks of Nyarlathotep’i en az bir kez baştan sona okumam gerektiğini söylüyordu ki bu oldukça mantıklıydı. Herhangi bir campaign’i oynatmadan önce bunu yapmayı planlardım zaten kimse bana bunu önermemiş olsa da. Bunu Masks özelinde spesifik olarak belirtiyor olmalarının pek çok sebebi var. Masks gerçekten büyük ve kompleks bir hikaye. Çok fazla lokasyonda geçiyor ve çok fazla npcye sahip. Oyunculara çok fazla seçenek sunuyor ve oyuncularınızın ne zaman ne yapacağını, neler soracağını ve nerelere gideceğini kestiremediğinizde hikayeyi iyi bilmiyor olmak başınıza bela açabilir.
Haliyle ben de kitabı açıp pür dikkat okumaya başladım. Peru ve Amerika’yı olağanca dikkatimle okudum. İngiltere’de işler karışmaya başladı. Sonrasındaysa iyice her şeyin birbirine girdiğini fark edip okuma tarzımı değiştirdim. O ana dek her şeyi okuyup her bir detayı hafızama kazımaya çalışıyordum. Fakat böylesine büyük bir oyun için bunu yapmanın en azından benim için mümkün olmadığını fark ettim.
Buna çözüm olarak İngiltere’den sonrasında sadece hikaye için gerekli olan kısımları dikkatlice okumaya karar verdim, kalanınıysa üstünkörü geçiştirdim. Zaten uzun prepler yapmayı seven bir stilim var. Hem sessionların öncesinde iyi hazırlanıp, hem de chapter değiştirdiğimizde yeni geçtiğimiz chapterı full dikkat okuyarak bunun üstesinden gelebileceğimi düşünüyorum. Şu an kafamda hikayenin genel şeması var, hiçbir hazırlık olmasa da oyunculara Peru ve Amerikayı oynatabilirim. Kalanınıysa oynatamam, fakat sanırım bunda bir yanlışlık yok. Gideceğimiz ülkeleri gitmeden önce çalışmam yeterli olacaktır.
Nasıl Buldum?
Bu yazıda spoiler vermek istemediğim için uzun uzun anlatmayacağım, fakat beklentilerimi yeterince karşıladığını söyleyebilirim. İnsanların neden bu hikayeyi bu kadar övdüklerini anladığımı hissediyorum.
Bir Keeper için de pek çok şey hazırlamışlar. Özellikle ipucu şemalarının ne kadar işe yarayacağını merak ediyorum fakat henüz bunun için benim oyunum çok erken durumda.
Döneme ve mekanlara dair bilgileri de yetersiz buldum fakat bu sanırım benim beklentilerimle alakalı. Benim için bu oyunun en keyifli yanlarından biri 1920’ler atmosferinde dünyanın farklı yerlerini gezebiliyor olmak, haliyle bunun üzerine daha fazla materyal görmeyi bekliyordum. Oyun, o dönemlerde bankaların nasıl çalıştığı, nasıl iletişim kurulduğu gibi pratik detaylara değiniyor fakat bunlar dönemin dünyasını hissetmek için yeterli değil. Bu sebeplerle bölgeler hakkında kendi araştırmalarımı da yapıp oyunun içerisine bunları serpiştiriyorum.
Irkçılık&Seksizm
Bu gibi temalardan kaçınan bir grup değiliz. Oyunun 1920’lerde geçiyor olması sebebiyle bu temalara dair kitapta daha fazla done bulacağımı düşünüyordum, fakat öyle olmadı. Belirtmeliyim ki ben kitabın 2018 versiyonunu okudum ve yalnızca onun adına konuşuyorum, herhangi bir karşılaştırma yapmam da mümkün değil.
Bunu politik bir meseleye de çevirmek istemiyorum ama, anladığım kadarıyla aradan geçen yıllarda kitaptaki ırkçılık ve seksizme dair bazı şeyler kitaptan atılmış. Bu şeyler gerçekten ırkçı veya seksist miydi yoksa yalnızca bu temaların işlenmesi için mi varlardı, samimiyetle söylüyorum ki hiçbir fikrim yok. Her halükarda 1920’lerden beklediğimden çok daha safe bir ortam sunuyor herkes için Masks of Nyarlathotep. Biz de kendi araştırmalarımızı kendimiz yapmaya karar verdik.
İki dünya savaşı sırasında geçen oyunumda hem alman hem ingiliz karakterler ve iki kadın bulunuyor. Bunun dönemin bu temalarını işlemek için iyi bir fırsat olabileceğini düşünüyoruz. Meraklıları için söyleyebilirim ki kitap bu konularda o dönemde dünyanın nasıl çalıştığına dair yeterli materyal sunmuyor.
Handoutlar, Resimler vesaire
Kitapta oyuncularınıza gösterebileceğiniz pek çok Handout ve resim var. İnternette yapabileceğiniz biraz araştırmayla daha fazlasını da elde edebilirsiniz. Döneme dair daha fazla resim bulabilmek için bu siteyi ve çeşitli yapay zeka programlarını da kullanıyorum.
Peru
Eğer Keeper değilseniz belki de yazının Peru kısmını atlamalısınız. Bence yine de bu kısım da önemli bir spoiler barındırmıyor.
Bildiğiniz üzere Masks farklı Chapterlardan oluşuyor. Bir Keeper olarak vermeniz gereken ilk kararlardan birisi Peru chapterını oynatıp oynatmayacağınız hakkında. Ben oynatmaya karar verdim. Okuduğum yorumlar bunun Jackson Elias karakterini tanıtmaktaki öneminden bahsediyordu, hikayeyi okuduktan sonra ben de aynı fikre vardım. Ayrıca zaten halihazırda bu alanda tecrübesiz olduğumdan benim tecrübe kazanmam için de asıl Masks hikayesinden önce ekstra bir fırsat demekti bu.
Peru’nun görmek ve içinde oyun oynamak için de ilginç bir ülke olduğunu düşünüyorum. Kendince bir havası var.
Hazırlık
Henüz çok az Session’ın hazırlığını yaptığımdan bu konuda söyleyecek çok fazla şeyim yok. Daha önce de dediğim gibi Prep seven bir Keeper’ım. Planım, bir Chapter’a başlarken o Chapter’ı iyice öğrenmek ve genel bir hazırlık yapmak, sonrasında da sessionlar için daha minör hazırlıklar yapabilirim. Hem başkalarından duyduğum hem de fark ettiğim üzere Masks of Nyarlathotep oyunculara oldukça fazla seçenek sunan ve açık bir alan bırakan bir oyun. Daha şimdiden oyuncularım kitapta tahmin edilmemiş aksiyonlar almaya başladılar. Sürekli olarak Keeper olarak her şeyin yolunda olduğundan emin olmanız gerekiyor. Hem işler oyuncular için çok da kolay olmamalı, hem de her an hikayeye devam edebilecekleri ipuçlarına da ulaşabilmeliler. Bu ince bir denge gerektiriyor. Chapter aralarında büyük hazırlıklarımı yaptıktan sonra, Session aralarında grubumun kendine has olarak yaptıkları şeyler ve bunların sonuçlarıyla alakalı hazırlıklar yapıyorum.
Sonuç
Her şeyiyle iki ayın ardından Call of Cthulhu’yu öğrenmiş, Masks of Nyarlathotep’i okumuş, iki one shot oynatmış ve 3. Masks sessionımı hazırlamış bir şekilde yarını, sıradaki sessionı oynatmayı bekliyorum. Şimdilik her şey eğlenceli, tatmin edici ve plana uygun gidiyor. Umuyorum ki böyle de gitmeye devam eder. Henüz yolun çok başında olduğumu biliyorum, bu uzun bir macera. Neler olacağını zamanla gösterecek. Şimdilik size söyleyebileceğim şey, evet siz de Masks of Nyarlathotep oynatabilirsiniz!
Umarım tecrübelerim sizin için faydalı olmuştur. Sonraki yazılarda görüşmek üzere.
Yazan: Mustafa Güler